Başkenti Palma. Mayorka adası Kurtuba Halifeliği döneminde Müslümanların idaresi altına da girmiş. Palma, İspanya'nın özerk bölgesi olan Balear Takımadaları'na ait bir belediye. Yaklaşık olarak 1 milyon nüfusu bulunan adada nüfusun yarısına yakını Palma’da yaşmakta.
Her yönüyle çok geri kalmış Tunus’tan sonra dünya’nın en gözde turizm merkezlerinden birisi olan Mayorka adasına gelince bir anda zaman tünelinden çağ atlamış gibi hissediyoruz kendimizi. Düzgün kent yapısı, cadde ve sokaklardaki temizlik ve ada olmasının getirmiş olduğu ayrıcalık dikkat çekiyor.
Palma gezimizin bir diğer ayrıcalığı ise bizi orada yerleşik bir Konyalının gezdirecek olması. Gamze Karslıgil Çolak eşi Murat Bey ile birlikte yaklaşık 10 yıldan bu yana İspanya’nın bu şirin adasında ikamet ediyorlar. Evlerinin altındaki mücevher dükkanını işletiyorlar. Murat bey aynı zamanda bir tasarımcı. Tasarımları hem Mayorka’da hem de İspanya’nın diğer kentlerinde ilgi görüyor. Ailecek Mayorka’da bulunmaktan mutlu olduklarını söylüyorlar. Gün boyunca Palma’yı bütün yönleriyle bize gezdiren Gamze Hanım ve eşi Türkçe konuşacak birilerini bulmak ve hemşehrilerini konuk etmekten mutluluk duyuyorlar.
Palma Katedrali denize bakan yüksekçe bir tepenin üzerine inşa edilmiş. Dış görüntüsündeki kaba mimariye oranla, içerisi daha güzel. Loş ışık, heykeller, resimler ve süslemelerle Palma’ya giden herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer burası. Diğer katedrallerde olduğu gibi burada da “çok açık kıyafetlerle içeriye girmek yasaktır” levhası var. Türkiye’de hem yerli hem de yabancı turistlerin camilerimizdeki girişlerde başlarını örtme zahmetinde bulunmamaları aklımıza geliyor ve içimiz burkuluyor.
Katedralin çıkışı Endülüs İslam Medeniyeti döneminde kalma Müslüman mahallesine yönlendirilmiş. Buraya Arap mahallesi de diyorlar. Taş döşemeli caddeler, balkonlardan karşılıklı el uzatsalar birbirlerine ulaşabilecek darlıktaki sokaklar ilk günkü haliyle korunmuş sanki…
Çok rahat işleyen bir trafiği var Palma’nın. Şerirde ana caddelerin buluştuğu tüm noktalarda geniş meydanlar mevcut. Bu meydanların bir çoğunun altı ise katlı otoparklardan oluşuyor. Dışarıda fazlaca park halinde araç görülmemesinin sebebi bu olsa gerek. Caddelerdeki gezintilerimizden sonra ulaştığımız meydanlar nefes aldırıyor bize. Meydanlarda birazcık dinlenip bol bol fotoğraf çektikten sonra bir başka caddeye gezmeye çıkıyoruz. Bisiklet yolları kelimenin tam anlamıyla muhteşem. Asıl alkışlanması gereken durum kentte oluşan bisiklet kültürü. Kültür seviyesi yüksek bir yer Palma. Bu nedenle kendimizi bu şehirde daha rahat ve daha huzurlu hissediyoruz. Gamze Hanım tanıdık bir pastanede bize çay-kahve ikram ediyor. Pastane çalışanları bizi çok sıcak karşılıyorlar. Hatta bizden Türkçe şarkı söylememizi bile istiyorlar. Ama gruptan sesine güvenen çıkmadığından, bu konuda biraz mahcup oluyoruz. Kendimiz söylemektense telefonlara kayıtlı müzik parçalarını dinletiyoruz. Yine de saygıyla dinliyorlar.
Palma’da kaldırımlar da yaya trafiği için özel tasarlanmış. Şehri dolaşırken yorulmuyorsunuz. Kılıktan kılığa giren, yanlarında bir fotoğraf çektirip emekleri karşılığında dilenen canlı sanat eserlerine de Palma’da çokça rastlamak mümkün. Turistik bir kent olmasına karşı Palma’yı çok pahalı da bulmuyoruz. Bu kentte ihtiyaçlarınızı kesenize uygun bir şekilde karşılamanız mümkün. Palma’nın simgesi ise kertenkele. Her yerde kertenkele resim ve figürleriyle karşılaşabiliyorsunuz. Kertenkele bizdeki uğur böceği anlamında bir yere sahip Palma’da.
BÜYÜLEYEN KENT, BARSELONA
Sicilya, Tunus ve Mayorka adasından sonra yeniden kıta Avrupa’sındayız. Yeni güne Barselona’da uyanıyoruz. MSC Splendida sabahın erken saatlerinde Barselona’ya yanaşıyor. Futboluyla, tarihi eserleriyle ve güzelliğiyle ünlü Barselona.. Berselona devasa limanın ardından masalımsı bir kent gibi görünüyor. Yeşil ve tarihin iç içe geçtiği bu kentten toprağa ayak basar basmaz etkileniyoruz.
İspanya’da Katalonya özerk bölgesinin başkenti olan Berselona, Mimar Gaudi’nin başını çektiği modernizm akımıyla planlanmış. Mimar Gaudi Barselona’nın her şeyi. Sanırım dünyada ismi bir kentle bu kadar özdeşleşmiş bir başka mimar bulunmaz. Kentin 1990’lerden kalma ızgara planlı modern bölümü dikkat çekmekte... Berselona tarihi İspanya’dan daha eskilere dayanan bir kent. Yaygın dil olarak Katalanca’nın konuşulduğu Berselona’da halk kendisini İspanyol olarak görmüyor.
Liman’dan etkileyici kent meydanına (Katalonya meydanı) taksilerle geliyoruz.
Bu şehirde otobüs veya minibüsle tur düzenlemek mümkün olmadığından, belediye tarafından özel ayarlanmış üstü açık iki katlı otobüsleri tercih etmek zorundasınız. Bu iş için yüzlerce otobüs tahsis edilmiş. Otobüsler iki ayrı hattı takip ediyor. Bunlardan birisi mavi hat, diğeri kırmızı hat. Otobüsten hiç inmeden her hatta 2, 2.5 saat seyahat edebiliyorsunuz. Otobüsler Barsolana’yı hem tarihi hem de modern yüzüyle size tanıtıyor. Kulağınıza takmak üzere verilen mini kulakçıkla, otobüs güzergahındaki tüm tarihi ve turistik yerler hakkında bilgi almak mümkün.Tabii ki dil biliyorsanız. Kişi başı ödeyeceğiniz 23 Euro’luk bir bilet ücretiyle hem mavi hem de kırmızı hattı dolaşabilirsiniz. Üstelik istediğiniz durakta inip, orayı gezdikten sonra bir sonraki otobüse aynı biletle binmek şartıyla. Buradaki sistemi görünce Konya’da da aynısını yapmanın zor olmayacağını düşünüyorum.
Bindiğimiz otobüsten şehri görmeye ve fotoğraflamaya başlıyoruz. Aman Allah’ım ne muhteşem şehir. Şehir eski olmasına rağmen sanki bugün kurgulanmış ve inşa edilmiş. Izgara planlı geniş caddeler birbirlerini kavisli binalarla kesiyor. Caddeler geniş ve düzgün. Cetvelle çizilmiş gibi. Tarihi doku muhteşem. Yoldaki araçlar olmazsa sanki 100 yıl öncesini yaşıyoruz. Binalardaki süslemeler ve heykeller Avrupa mimarisinin tanıdık özelliklerinden. Saatlerce dolaşacak kadar tarihi binalardan oluşan bir şehri ilk defa görüyorum. Ve ister istemez Mimar Gaudi’ye hayranlık duyuyorum. Neden son asırlarda böyle bir mimar yetiştiremedik diye hayıflanıyorum.
Tarihi dokunun bittiği yerde geniş bir yeşil alan içerisinde yol alıyor otobüs. Bir tepeye tırmanıyoruz. Özel peyzaj çalışmalarıyla yeşille donatılan tepeye limandan teleferik ile ulaşmak mümkün. Burada inen yolcular bu yeşil parkta saatlerce gezinebiliyorlar. Buradan Berselona’yı çeşitli açılardan panoramik görüntülemek de ayrı bir zevk.
Otobüs modern mimariyle yapılmış geniş caddelerden yol alarak yeniden Katalonya meydanına ulaşıyor. Mavi turdan inip, Kırmızı tura biniyoruz. İki durak ötemizde Barselona’nın dünyaca ünlü kilisesi Sagrada Familia Kilisesi duruyor. Bu sefer otobüste inmemiz gerektiğine inanıyoruz.
Kentin simgesi Sagrada Familia Kilisesinin yapımına 1882 yılında mimar Villar başlamış. Bir
yıl sonra mimar Antoni Gaudi görevi devralmış. Gaudi'nin ömrü ancak kilisenin ön cephesi ve planlanan on sekiz kuleden sekizini tamamlamak için yetmiş. Gotik tarzın örneği olan ünlü kilise hâlâ tamamlanamadığı için 'Bitmeyen Kilise' olarak da biliniyor.
Kiliseye girmek paralı.13 Euro ödemek zorundasınız. Girebilmek için en az yarım saat da beklemeniz gerekiyor. Burası önündeki meydanla birlikte turist kaynıyor. Kiliseyi gezenlerden elde edilen parayla da kilisenin inşaatı devam ettiriliyor.
İstanbul'da İstiklal Caddesi neyse Barselona'da 2 km'ye yaklaşan uzunluğu ile Las Ramblas Caddesi o... Kafeleri, müzeleri, alışveriş merkezleri, sokak müzisyenleri ve akrobatları ile çok hareketli bir cadde, Las Ramlas caddesi. Barselona’a gideceğimizi duyanlar bu caddeyi gezmeden gelmememizi önerdiklerinden biz da önerileni yapıyoruz.
Kente damgasını vuran yerlerden birisi de Akdeniz'in en hareketli limanı olan Barcelona Limanı. Bu limana yılda 700.000'den fazla gemi uğradığı söyleniyor. Limana çıkan ana yollarından biri, ünlü kaşif Christopher Columbus'un heykeline gidiyor.Ünlü ressam Picasso’da 1895-1900 yılları arasında bu şehirde yaşamış.
İki geniş yamaç arasında uzanan engebeli ama geniş ovaya yayılı kenttin tamamına yeşil hakim. Akdeniz iklimine uygun her türlü bitkiye rastlamak mümkün. Çınarlar, çamın her türlüsü, akasyalar ve sahil kentlerin vazgeçilmez süsü palmiyeler…
Barselona tam bir futbol kenti. Stadyum civarları dahil kentin yer yerinde Barselona futbol takımıyla ilgili lisanslı ürünlere rastlamak mümkün. Arkasında Messi yazan bir formanın buradaki fiyatı 60 Euro. Futbol tam bir sektör olmuş burada. Barselona’yı tüm dünyaya en fazla tanıtan unsurun futbol takımı olduğunu bilmeyen yok tüm dünyada. Darısı Konyasporun başına…
Barselona'da evleri sokak olanlar
Barselona’da mutlaka görmek istediğimiz yerler arasında dev akvaryum da yer alıyor. Ancak zaman darlığı nedeniyle akvaryuma gidemiyoruz. “Bir başka sefere inşallah” temennisiyle gemiye dönüyoruz. Bu sefer yolculuk Fransa’ya. Bir aksilik olmazsa sabaha kıyı kenti Marsilya’da olacağız.
Katkılarından dolayı Ahmet Özer, Şükrü Hıdıroğlu, Hasip Şenalp, Ali Can, Sefa Coşkun ve Ertuğrul Özdemir’e teşekkürler
Yazan: Nurettin Bay