Paraguay: Çöplük İçinde Bir Ülke

Parana Nehri aka aka Arjantin-Uruguay sınırında La Plata adını alıp Atlas Okyanusu’na dökülecek. Paraguay, Uruguay ülkelerini de, adlarını zaten bu nehirden almışlar. Yerli dili olan Guarani dilinde Paraguay “nehrin yukarı ağzı”, Uruguay ise “nehrin aşağı ağzı” anlamına geliyor.
 
 
Brezilya ile Paraguay’ı  Nehir üzerindeki bir uzun köprü ayırıyor. Genç sevimli taksici Rogério Pereira götürdü bizi oraya; kızım, ben ve Ankaralı Ayhan-Erhan kardeşler ile birlikte.
 
Köprünün öte yanında her şey birden bire değişti. Çöplük içinde bir ülke karşıladı bizi. O çöplüklerin içinde, işe yarar bir şeyler arayan insanlar gördük. Kirli yıkık dökük evler gördük. Eski model, külüstür arabalar gördük. Tenekeden dükkanların önünde bu bölgelerin milli içeceği Mate Çayı’nı ağız-süzgeçleriyle (bombilla) içen insanlar gördük. Bu şekilde kara para aklama ülkelerinden bir olarak bildiğimiz Paraguay’ın başka özelliklerini de tanımış olduk.
 
 
Oysa Brezilya tarafında yollarda, “Paraguay’daki Mona Lisa alış veriş merkezine gelin, vergisiz ucuza alış veriş yapın” yazılı pankartlar vardı adım başı. Saat 16 gibi gelmiştik. Ancak reklamlarını okuduğumuz alışveriş merkezi kapanmıştı. 
 
 
Sınıra daha yakın ancak küçük yeni nesil bir AVM’ye girip dolaştık. Oranın kafesine oturup taksicimizle birlikte birer kahve içtik. Arkasından bu bahtsız ülkeyi adeta koşarcasına terk ettik… Daha insanca yaşamın olduğu Brezilya tarafına geçtik. İlginç bulduğum husus, sınırda bir kontrolün olmaması, iki tarafa geçişlerin kontrole tabi olmadan yapılabilmesi. Yani bu bahtsız ülkenin insanlarının öte tarafa geçmeleri engellenmemiş. Herhalde 200 milyon nüfuslu Brezilya 6 milyon nüfuslu komşusuna karşı böyle bir davranışın ayıp olacağını düşünmüş.
 
 
4) İstikamet Rio de Janeiro
 
Bir sabah vakti erkenden yeniden yollara düştük. 
 
Sao Paolo aktarmalı Rio de Janeiro’ya gidiyoruz.
 
Erken uyanılsa da grubun keyfi yerinde. 
 
 
Yağmurlu havanın Sao Paolo havaalanında sorun yarattığı söyleniyor. 
Bu yüzden Rio’ya birkaç saat rötarla ulaşabiliyoruz. 
Uçaklardaki hizmet, ilginin bizim THY’deki ile hiç alakası yok. Bunları görünce THY’nin hızlı yükselişindeki sır da hemen anlaşılıyor.