2 - Harem-i Şerif’te Akşam Namazı

İhtişamlı burçlarıyla sağ tarafımızda yükselen Osmanlı surlarının hemen yanındaki asfalt yoldan ilerleyen otobüs surların önünde duruyor. Rehberimiz bundan sonrasını yürümemiz gerektiğini söylüyor. İnerek surların kenarında 200 metre kadar hafif eğimli bir rampayı tırmanıyoruz. Aşınarak kayganlaşmış kaldırım taşlarından kayıp düşmemek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Birkaç dakika sonra aslanlı kapının önünde toplanıyoruz. Harem-i Şerif’in hemen yanı başındayız. Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan ihtişamlı Kudüs surları içerisindeki en ihtişamlı kapılardan biri Aslanlı Kapı.

Surların kuzeyinden geçen yolun tabelasında hala King Süleyman (Sultan Süleyman-kanuni) ismi yazıyor. Hüzünlenerek kapıdan içeri giriyoruz. Kapıyı geçer geçmez Hazreti Meryem’in eviyle karşılaşıyoruz. Hazreti Meryem’in evi  Aslanlı Kapı’nın girişinde sağda. Peygamber annesine gözlerimiz yaşararak dualar gönderiyoruz.
 


Artık Harem’i şerifteyiz.  Harem-i Şerif olarak adlandırılan alan 140 bin metrekarelik bir genişliğe sahip. Müslümanlar için dünya üzerinde mevcut üç Harem-i Şeriften birisi Mescid-i Aksa’dır. (Diğerleri Kabe ve Mescid-i Nebevi -Medine). İki katlı taş yapılardan oluşan dar sokaktan ilerliyoruz. İleriye doğru (batı) yaklaşık 100 metre yürüdükten sonra sola dönüyoruz. Sağlı sollu dar sokaklardaki yapılarda Müslümanlar yaşıyor. Sola döndükten 50 metre sonra yolumuzu silahlı İsrail askerleri kesiyor. Bizi durduruyorlar. Önce Müslüman olup olmadığımızı soruyorlar. Türk olduğumuzu söyleyince de kimliğimizi göstermemizi istiyorlar. Türklerin Kudüs içerisinde pasaport taşımalarında gerek yok. TC kimlik kartı burada yeterli. Ancak Kudüs’ın dışına çıktığınızda  yanınıza pasaportunuzu almanız gerekiyor. Bizim Müslüman ve Türk olduğumuza kanaat getirdikten sonra kontrol noktasını geçmemize müsaade ediyorlar. Harem-i Şerif’i çevreleyen bir kısmı binalarla kuşatılmış ikinci bir sur sistemi mevcut. Harem-i Şerif meydanına bazıları surlar üzerinde diğerleri ise  yapılar arasında olmak üzere 14 tane kapı var. Bu kapılardan 10’u günümüzde de açık. Her 10 kapıda da İsrail asker ve polisleri nöbet tutuyor. Sakin günlerde her kapıda 2-3 asker bulundurulurken, diğer günlerde bu sayı 10’a 15’e çıkarılabiliyor. Bazı kapılarda  ise ikili bir kontrol mekanizması mevcut. Müslüman olmayan hiç kimseyi  Harem-i Şerif’e almıyorlar. (güvenlik tedbirleri nedeniyle) Askerlerin yaş ortalamalarının küçük olduğu(17-18) ve hepsinin Arapça bildiği dikkatimizden kaçmıyor. Sonradan öğrendiğimize göre İsraillilerle burada yaşayan Müslüman Dürzîler ve Müslüman Bedevi’lerin arası iyiymiş. İsrailDürzî ve Bedevilerden de zaman zaman asker alabiliyor. Bunları kendi kurallarına uymak kaydıyla bu noktalarda görevlendiriyorlar. Filistinliler, Dürzî ve Bedevi askerlerin bazen İsrailli askerlerden daha anlayışız ve sert olduğunu bize ifade ettiler.

Kudüs aynı zamanda bir taş kenti. Eski binaların tamamı taş yapı. Yenilerin ise kaplamaları taş. Kudüs’te taşın dışında herhangi bir malzeme kullanmak yasak.
 

Yazan: Nurettin Bay                                                    Editör: Ahmet Özer